Çalışma Saatleri: 09:00 - 18:00
Bu tedavi ile saç dökülmesi engellenebilmekte, cilt gençleştirme işlemi yapılabilmekte hatta bazı ortopedik rahatsızlıklar tedavi edilebilmektedir. Tedavide ana amaç ilerleyen yaş, genetik veya dış etmenler sebebiyle yavaşlayan hücre yenilenmesinin tekrar hızlandırılması ve bu sayede vücudun kendi kendini onarmasıdır.
Saç dökülmesinden varis oluşumuna türlü rahatsızlıklar yaşayan hastalarca araştırılmaktadır. Diz veya dirsek eklemlerinde tenisçi çıkığı, bakıcı çıkığı gibi akut çıkıklar yaşayan hastaların da merak ettiği bir bilgidir zira PRP ile bu sıkıntıların da giderilmesi mümkündür. PRP ayrıca diş implantı akabinde oluşan yaralanmaların hızlı iyileşmesi için de kullanılabilmektedir.
yüz bölgesinde kırışıklık ve sarkma yaşayan kişilerce de merak edilmektedir. Kırışıklık ve sarkmalar genetik veya çevresel faktörler sebebiyle derideki kolajen ile elastin lif üretiminin azalması ve derinin esnekliğini kaybetmesi sebebiyle oluşmaktadır. PRP işlemi ile bu üretim sürecinin yeniden hızlandırılması sağlanmaktadır.
Yaklaşık 2-3 ay içinde tamamlanan seansların ilkinde dahi cildin canlılık kazandığı gözle görülebilmektedir. Ayrıca PRP tedavisi ek bir yabancı madde veya ilaç kullanılmaksızın gerçekleştirildiğinden oldukça doğal bir işlemdir. Bu sebepten doğal ve hızlı bir şekilde cilt gençleştirmek isteyenler tarafından sıklıkla araştırılmaktadır.
PRP tedavisi saç dökülmesine karşı sıklıkla tercih edilmektedir. Günde 100 ila 150 tel saç dökülmesi sorun oluşturmazken bu sayı 150’nin üstüne çıktığında saçta seyrelmeye sebebiyet vermektedir. Kan plazmasından ayrılan trombositler saç köklerinin canlandırılmasını ve saç üretiminin artmasını sağlamaktadır.
Bu yöntem yıpranma, saçkıran, egzama gibi evresel problemlerde işe yaramazken genetik saç dökülmesinde oldukça olumlu sonuçlar vermektedir. Genetik dökülme yaşayan ve PRP saç tedavisi yaptıranlar sonuçlardan oldukça memnun kalmaktadırlar.
Bu işlem esnasında kişinin venöz yani kalbe giden ve oksijenlenmemiş kanından yaklaşık 10 cc alınmaktadır. Alınan bu kan santrifüj işleminden geçirildikten sonra akyuvar, pıhtılaştırıcı ajanlar, PGF ve trombositlerden oluşan kırmızı kan ile alyuvar gibi maddeler içeren beyaz kan olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrılan kırmızı kan napaj yöntemi ile ilgili bölgeye enjekte edilmektedir. Bu sayede doku yenilenmesi tetiklenmektedir. incelenirken bu detaylı işlemin yarım saatten az vakit aldığı ve acısız olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca bu işlem sonrasında iz kalmamaktadır.
PRP yöntemi ile yüz, boyun, dekolte ve el üzerindeki kırışıklıklar giderilebildiği gibi kol ve bacak içleri, gıdı bölgesi gibi vücut bölümlerinde oluşan sarkmalar da tedavi edilebilmektedir. PRP, UV ışınlarının neden olduğu cilt lekesi ve izlerin de giderilmesinde kullanılabilmektedir.
Bunların yanı sıra çatlak ve yara izi tedavisinde de tercih edilen doğal ve etkili bir yöntemdir. Ciltteki kusurların giderilmesi amacıyla uygulanan PRP işleminin yine saç dökülmesi gibi senede 1 kez tekrar edilmesi gerektiği incelenirken göz önünde bulundurulmalıdır.
Diz, kalça gibi eklem kireçlenmeleri, omuz ağrıları, diz ve dirsek çıkıkları, bilek burkulmaları, topuk dikeni, kas gerginliği, çapraz bağ yaralanmaları gibi alanlarda kullanılabilen PRP yöntemi doğal bir ilaç olarak düşünülebilmektedir.
Kronik ve akut ağrıların tedavisinde PRP, iltihap sebebiyle oluşan ağrıyı gidermekte ve iltihap oluşumuna sebep olan hasarı tedavi edebilmektedir. İskelet sistemi yaralanmalarında da tercih edilebilen PRP tedavisi bu tip ortopedik sıkıntılarda serum vasıtasıyla bölgeye uygulanmaktadır.
PRP, tüp bebek tedavisi için de kullanılabilmektedir. Kadınlarda, kişinin kendisinden alınan kalbe giden oksitlenmemiş kanın özel bir jel ile santrifüj işleminden geçirilmesi ile elde edilen çökelti her iki yumurtalık dokusuna enjekte edilebilmektedir. Bu sayede yumurtalıklarda yumurta üretimi tetiklenmekte, hücre yenilenmesi ve üretimi desteklenmektedir.
PRP tedavisi akabinde enjeksiyon yapılan veya serum takılan bölgede ufak şişlikler, ağrı veya morarma oluşabilmektedir. Ancak bu semptomların herhangi bir serum veya enjeksiyon işlemi sonrası oluşabileceği unutulmamalıdır.PRP işlemi, kan sulandırıcı ilaç kullanan veya hemofili hastası olan, kanser tanısı almış, hamile ve emziren veya PRP yapılacak bölgede enfeksiyon bulunan kişilere yapılamamaktadır.
PRP tedavisi sonrasında enjeksiyon yapılan veya serum bağlanan bölgenin bir gün süre ile suya değdirilmemesi gerekmektedir. Ayrıca bu bölgenin birkaç gün süre ile de yoğun güneş ışığından korunması hekimlerce önerilmektedir.